Sağlık Turizminin Başkenti Olabiliriz
Sağlık turizmi, ‘bacasız sanayi’ diye nitelendirilen turizminin alt dalı olarak kabul görse de İzmir’in önünün açılması yolunda çok önemli bir alan olarak görüyorum. Sadece İzmir değil, tüm Türkiye bu konuda pek çok avantaja sahip.
Güzel şehrimizin medikal turizme paralel olarak konaklama, ulaşım ve pazarlama alanlarında da yüksek standartlı alt yapısı bulunuyor. Eğitimli iş gücü potansiyelini de düşünürsek İzmir, sağlık turizmi açısından bulunmaz nimet..
Sağlık turizmi hakkında uzun yıllar araştırmalar yapan İzmir sevdalısı bir iş insanı olarak üzerinde titizlikle durduğum bir konu. Öyle ki, temeli çok daha öncesine dayanıyor ancak yedi sektör temsilcisi estetik sektörünün geleceği konusunda ilk resmi toplantıya 2009 yılında katıldık; sorunlarımızı dönemin Sağlık Bakanı Recep Akdağ’a bir dosya şeklinde teslim ettik. O zaman gerçekleştirilen toplantıda söz aldığım 15 dakikalık zaman zarfında şunları ifade ettim; “Uzun uğraşlar verip sabırla örülen sektörümüzün geliştirilmesi ve yaygınlaştırılmasını sağlamak amacıyla başlattığımız çalışmalarımızla yolumuza devam etmekteyiz. Sektörde teknoloji ağırlıklı yatırımların güçlenmesi, sağlık turizminin geliştirilme çalışmalarına ağırlık verilmesi, hizmet veren özel kuruluşların yapılanmalarının hızlandırılması gerekiyor”
Sağlık Turizminin Başkenti Olabiliriz
Zaman dönüşümünde önerilerimin vücut bulduğunu görmek, gurur verici. Sürdürebilirlik noktasında konunun takipçisi oldum, olmaya da devam ediyorum.
Mutlaka ben ve ekip arkadaşlarımın verdiği emekler, Türkiye’nin sağlık turizmi alanında hızlı bir atılım yapmasına neden oldu. Ancak bunlar yeterli değil. Benim devamında ayrıca teslim ettiğim dosyalarda yer alan, sık sık dile getirdiğim önerilerim canlılığını koruyor. Öncelikle Sağlık, Turizm ve Ekonomi Bakanlıkları Türkiye’nin medikal hizmetlerini, profesyonellerin yönettiği bir ajans eliyle yurtdışına daha fazla tanıtmalı. Sektörün imajını zedeleyecek sorunlar tespit edilip iyileştirilmeli. Her zaman altını çizerek söylediğim; devlet üniversitelerinde estetisyen yetiştirecek bölümler açılmalı.
Sağlığın turizmini rantabl hale taşıyabilmek için girişim süreçleri hızlılık kazanmalı. Estetik, güzellik, saç ekimi, onkoloji, göz, ortopedi, beyin cerrahi gibi alanlarda tecrübelerimizi daha da ileriye taşıyarak dünyanın dört bir yanından gelecek konuklarımızın tercih ettiği bir şehir olmalıyız. Ulaşım olanaklarının geliştirilip sağlık turizminin 12 aya yayılması şarttır. Her zaman olduğu gibi bu konuda her türlü desteği vermeye hazırım. Örneğin; İzmir’de yaş alan il köyleri, yeniden hayata dönüş evleri gibi projeler neden olmasın?
Nasıl ki Milano Moda Fuarı İtalya’yı, mimarisiyle parmak ısırtan güzelliğe sahip Prag Çekya’yı, meditasyon ve yoga Uzakdoğu ülkelerini tüm dünyaya tanıtmışsa, biz de güzel İzmir’i sağlık turizminin başkenti yapalım.
Ben otelcilik sektöründe hizmet vermiyorum. Hava yolu şirketim de yok. Peki 11 yıl önce dönemin Sağlık Bakanı karşısında beni aralıksız konuşturan şey neydi biliyor musunuz? Anlatayım: Vatan aşkıydı… Evimiz için, ofisimiz için gösterdiğimiz özenden bahsediyorum. Bu ülke hepimizin. Senin meselen de sabah dükkanını açıp müşteri beklemek meselesinden daha büyük olacak. Ülkemiz ve güzel İzmirimiz dar alanlar içinde yaşamaya zorlanmasına ihtiyaç yoktur. Çünkü Türkiye dünyanın en güzel coğrafi konumuna sahiptir. İzmir de en güzel şehridir. Bu vesileyle İzmir’deki tüm sağlık yatırımcılarına sesleniyorum: Haydi arkadaşlar birlik zamanı…