fbpx

Büyük şirketlerde küçük adamlar

Büyük şirketlerde küçük adamlar İster büyük şirket olsun, ister küçük idarecileri küçük adamlar olursa sonu hüsrandır.

Çeyrek asrı aşan kariyerim ve binlerce gözlemden süzülen tecrübelerime dayanarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki; Türkiye’nin en önemli, belki de en acil ihtiyaçlarından biri liyakattır. Yani işi, emaneti sahibine vermek…

Boşuna söylememiş atalarımız; at binenin, kılıç kuşananındır diye…

Şube müdürü, daire başkanı, sorumlu müdür, koordinatör, kısım amiri, şef… kamu ya da özel sektörde adı her ne olursa olsun, bir idareci taşıdığı sıfatların hakkını mutlaka vermeli.

Hakkını vermezse ne mi olur? Tereddütsüz iflas…

Büyük şirketlerde küçük adamlar

İdareci işini iyi yapmalı, performansı iyi yönetmeli. İdareci işini yapmazsa teknisyen de yapmaz, temizlikçi de yapmaz. Başhekim işini iyi yapmazsa hemşire de, hasta bakıcı da yapmaz. Bir gazetede yazı işleri müdürü işini iyi yapmazsa muhabir de, editör de yapmaz… Varın o kurumların, kuruluşların sonunu siz düşünün!

Organizasyon şemasının en üstünde olmak idareciyi ‘üstün’ yapmaz. Hele bir de yönetsel yetenekleri zayıf ise elindeki tek kozu ‘korku’ ile yönetmeye başruvur ki, o daha vahimidir…

Özgüveni zayıf idarecilerin ulaşılmaz rolüne bürünmesi ise ayrı bir açmaz…

Bu tip idarecileri tanımak oldukça kolaydır: Bir hata veya sorunla karşılaştıklarında suçlayacak birini hemen buluverirler. Ya da ortada bir başarı varsa bu kesinlikle idarecinin eseridir yaklaşımı ile karizmaları için çırpınır dururlar…

Bu da ‘Hatalar hataları doğurur’ sözünün ne kadar gerçek olduğunun kanıtıdır aslında…

İdareci olmak kolay değildir. Emek ister, sabır ister, zaman ister, öngörü ister…

Örnekler hep kötülerden mi olmalı? Tabii ki hayır!

Küçük bir dükkan ile başlayıp Türkiye’nin sayılı varsılları arasında yer alan Sabancı Ailesi buna en iyi emsallerinden biridir.

Tartışmasız başarısı ve pozitif enerjisiyle milletimizin kalbini fetheden Sakıp Sabancı’nın iş disiplini, yaşam felsefesi, hayata karşı duruşu yeterli bir örnek değil midir?

İş disiplini dedik…

Çünkü Sakıp Sabancı’nın babası Hacı Ömer oğlunu henüz 15 yaşındayken disiplinli bir yöneticinin eline vererek ona genç yaşta iş disiplinini aşıladı.

Şirketin büyük ya da küçük olmasına önem vermeden, işini önemseyen, taş üstüne taş koyan, başarısını katlayan Sakıp Sabancı’nın hayatı tüm girişimcilere ve idarecilere örnek olmalı…

Herkes işini iyi yapmalı…

Şirketler, devletler, platformlar, kolektif bilincin var olduğu tüm oluşumlarda herkes işini iyi yapmalı. Bunun anahtarı da iş disiplinidir. Etrafımızda işini iye yapan biyeler görmek istiyorsak yarının büyüklerine iş disiplinini öğretmeliyiz.

Gelecek yeni nesiller ile şekillenecek…

İşte bu sebeple yeni nesli ne kadar doğru ve iş disiplini almış bireyler olarak yetiştirirsek geleceğimiz de o kadar sağlam temellere kurulur.

TOBB İzmir Kadın Girişimciler Kurulu

İcra Kurulu Üyesi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir